KASIM BİN SELAM

Asıl adı Kasım, künyesi Ebu Übeyd’dır. Babası, Anadolu asıllı Selam olup, köle olarak Afganistan’ın Herat şehrinde bulunurdu. Kasım burada (Hc.154-770) doğmuştur. İlim tahsiline burada başlamış ve Bağdat’a giderek büyük alimlerden Ebu zeydi-ensari, Muammer bin Müsenna, Asma’ı, İbnil-Arabi, Kısa-i, ve Ferra gibi meşhurlardan ilim tahsil ederek Allame-Prof. Yükselmiş ikinci Hc.asrın büyük alim ve müctehitlerindendir. Hadis alimleri onu üstad olarak kabul ederler. Buhari, Ef alül-ıbad, Ebu Davud zekat, Tirmizi kıraat bahsinde, bazılarıda Ensabul-ibil, bahsinde Kasım’dan birçok hadis rivayet etmişlerdir. Mesela Buhari; iki kabirde azap çekmekte oldukları haber verilen hadisi “Haddesena İbni Selam” diyerek Kasım’dan rivayet etmektedir. Buhari “ Ebu Muammen ile Ebu Ubeyd El Kasım bin Selam; Ravi nasıl işitmiş ise öylece rivayet eder” diyerek onun bu sözünü kaide olarak almıştır. Tergib sahibi, hadisin sahih tarikine; Ebu Ubeyd, İbni Sirin ve Hz. Ali yoluyla gelen hadis diyerek, sahih hadis tarikine örnek vermiştir. Kastalani’nin Mevahib şerhinde Allame Zr. Efendimizin yüzünü tarif ederken; Ebu Ubeyd derki; dedikten sonra, Ebu Ubeyd, meşhur imam hafızdır, diyor. Hadis usulünde yüz bin hadisi ravi ve senetleriyle ezbere bilene hadis hafızı denir. İmam Ahmed bin Hanbel, Kasım’ı üstad kabül etmiştir. Hadis âlimlerinden (muhaddisler) Darimi, İbni-Ediddünya, Abbas-Edduri, Haris bin Üsame, Ahmed bin Yusuf-Ettaglibi, Ali bin Abdülazizel begavi, Muhammed bin Yahya bin Süleyman el Marugi ve Ahmed bin Yahya El Belazuri, Kasım’dan ilim tahsil etmişlerdir. Hadis ezberlemede, illetlerini tespit de fıkıhta nasıl bir imam olduğunu anlamak için onun eserlerine bakmak lazımdır. Ahmed b.İshak’ın “Ebu Ubeyd benden, Ahmet bin Hanbel’den ve Şafii’den daha âlimdir” dediğini duydum der, Abdullah İbni Cafer; “ Küfeliler arasında, lügat, fıkıh, Kuran ilmi vs. çeşitli dallarda 20’yi aşkın eser yazmışlardan biri de Ebu Ubeyd’dir. Fıkıh’ta en güzel eseri Kitab-ül emval’dir” der. Fıkıhtaki Kitab-ül Emval isimli bu eserde 2000 fetva hükmü vardır. 2000 fetvada hiçbir müctehidi taklit etmemiştir. Tamamen kendinin ayet ve hadislerden çıkardığı ictihad ettiği hükümlerdir. İlmi kıraatte ilk eser yazan imamlar arasındadır. Hocazade Ahmed Hilmi(Allah kendine rahmet etsin) “Ravzat-ül Kurra) isimli, ilmi-kıraata ait eserinde şöyle diyor: İlmi kıraatte Ebu Ubeyd-ül Kasım bin Selam, ve Ebu Amr-Devvani ve İmamı Sehavi ve İmamı Cebri hazeratıdır”diye kaydetmektedir. 40 sene üzerinde çalıştığı rivayet olunan(El-musaannaf) isimli lügat kitabı 100 fasıldır. Onun bu lügatı o kadar geniş ve güvenilir ki, bütün hadis, fıkıh, tefsir,siyer yazanlar onun lügatını, açıklamasını örnek vermişlerdir. Meşhur Ebil’Fida Ubeybe-ül Kasım için demiştir ki; … diye ondan nakil yapmıştır.(Ebil’Fidaa sh:481) Meşhur hadis üstadı , imamı Kastani ;(Elhacid:Ennaim)Teheccüdü: gece uyuduktan sonra uyanıp kalkıp kılınan namaza teheccüd”denmesini açıklarken “hecud”lügatla sözlükte uykuya derler, Ebu Ubeyd’e den menkuldur ki,Elhacid-Ennaim demiştir, diye kaydetmektedir. (Mevahib Trc.c2 sh 296- Kastani) İşte Kasım bin Selam böylesine değerli bir müctehid ve allame(profösör) idi.O faziletli dinine bağlı mert, bir insandı, geceyi üçe ayırır, birini ibadet, birini eser yazmak, birini de uyku ile geçirirdi. Küfe âlimleri arasında hiçbir alimin bir benzerini yazamadığı ilmi-kıraata ait ilk eseri o yazmıştır. Sa’labe; “İnsanlar Ebu Ubeyd’İn ilim ve faziletine muhtaçdır”der. Ahmed bin Kamil’den naklolunur; “Ebu Ubeyd, din ve ilimde bir dahi idi. Rivayetleri Hasen, Nakli-sahihtir.” İbni sehig derki; Yahya bin Muinin şöyle dediğini duydum; “Birgün Asmuı’nın yanında iken, Ebu Ubeyd geldi. Asmuı, ona dikkatle bakarak bize dediki; Bu geleni bilirmisiniz? Evet dedik, o zaman şöyle söyledi; “Bu gelen hayatta oldukça dünya yok olmaz, Ebu Ubeyd hakkında âlim ve imamların söylediklerini hep verecek olursak çok uzar, bu kadarı kafidir. Kasım-Ebu Ubeyd, Tarsus’ta 16-18 sene KADI’lık yapmıştır. Me’munun ölümü (218/833) kadar kadılığı yürütmüş sonra (H.220-834) de hacca giderek gördüğü bir rüya üzerine Mekke ve Medine de 4 sene kaldıktan sonra TARSUS’a dönmüş ve 68 yaşında (H.224/839) vefat etmiştir. Kabri bulunduğu Küçük Minare(asıl adı Melik Zahir) Camisi Selahattin Eyyubi’nin oğlu Melik Zahir tarafından (H.613 Ö.1216) yaptırılmıştır. Bu camiin genişletilmesi sırasında laht bulundu, baş tarafındaki hece taşında kabrin Kasım’a ait olduğu yazılı idi. Bu taş kırık olduğu için yeniden başka bir hece taşı yaptırılarak aynı yazı kopye edilerek, yapılan yeni lahdin başına konmuştur. Bu arada lahtin baş tarafındaki taşlardan biri kaldırıldı. Ceset kefeniyle bugün konmuş gibi sapa sağlam olduğunu gördük. Böylece Kasım Bin Selam Tarsus’ta bugün bulunduğu yerde defnolunduğu kesin olarak ortaya çıkmıştır. Bu cihetle; bazı tarihçilerin, Kasım’ın Mekke veya Medine’de ölmüştür, sözleri onun hac da 4 sene gibi bir zaman kalıp geciktiğinden orada öldü zannetmişlerdi. Bu kesin olarak yanlıştır. Cenab-ı Hak cümlemizi, sünnet olan kabir ziyaretini yaparak ahiretini hatırlayıp, ölmeden ölüme, kabre girmeden kabre hazırlıklı olan kulları kısmından eylesin…