ŞİT (a.s)

ŞİT (a.s); Âdem (a.s)’ın ilk erkek evlatlarından 3.cüsü ve peygamber efendimizin onun neslinden geldiği için en şereflisidir. Hz.Adem’den sonra peygamberlik ŞİT(a.s)’a verilmiştir. Allah(c.c) tarafından ŞİT(a.s)’a 50 sahifelik ufak bir kitapçık verilmiştir. ŞİT(a.s), peygamber efendimizin hicretinden 5986 sene önce doğup( H.Ö 5074) sene önce 912 yaşında vefat etmiştir. Âdem (a.s)’ın oğlu Kabil’in, Habil’i öldürmesi üzerine ÂDEM(a.s) uzun süre üzülmüş 5 veya 10 sene sonra Allah ona vahyederek: “Ya Âdem, üzülme, ben sana Habil’in yerine bir erkek evladı hibe edeceğim ki, o sıdık nebi olacak. Senide onun hatırı için affedeceğim, âleme rahmet, enbiyanın evveli ve sonuncusu olan Habibin, Mustafa(s.a.v) onun neslinden gelecek” buyurarak Süryanice: Allah’ın hibesi anlamında ŞİT (a.s)’ı vererek müjdeledi. Âdem(a.s)’ın alnında, Peygamber Efendimizin parlayan nuru, Şit doğduğu zaman ona intikal etti. ŞİT(a.s) verilen sahifelerde yasak ve emirlerden bahsediliyordu. (Domuz eti, kanın yasaklığı gibi) bu hususlarda ŞİT babasının hükümlerine bağlı idi. Bu sahifelerde hikmetli sözlerden ve nasihatlerden, edebiyat, tıp, kimya ve buna benzer bilimlerden bahsediliyordu. İlk olarak yerden maden çıkartan, altın ve gümüşü bulan, bunları alış verişte eşya karşılığı olarak kullanan, ölçü ve tartıyı ilk olarak icat eden ŞİT(a.s)’dır. Âdem(a.s) vefat edeceği zaman ŞİT(a.s)’a birçok şeylerden haber verdi ve bazı kıymetli emanetleri teslim etti. Tufanın olacağını haber verdi. Sahifeleri bir tabut(sanduka) içerisine koyup tufanda korunmasını emretti. İnsanların zayıflarının kuvvetlerinden haklarını almasını, insanlar arasında adaleti tatbik etmesini, bu arada Habil’i Şam’da öldürdükten sonra, kendiyle doğmuş ve o zamanki ilahi yasak usulüne göre kendine haram olan kız kardeşi İKLİMA’yı alıp kaçtığı (Âdem’in vatanı) Hint’te onu yakalayıp, kardeşini öldürdüğünün cezasını tatbik etmesini emir ve tavsiye etti. Bu arada çocuk ve torunları gayet çoğalmış olan KABİL, şeytanın telkiniyle puta, ateşe tapmayı icat etti, putperest oldu. ŞİT(a.s), Allah’ın emriyle babasının vasiyetini yerine getirdi. HİND’e gidip kardeşi Kabil’i yakaladı. Cinayet yeri olan ŞAM’da, idam edip öldürdü. Kabilin evlatları ise iman etmediler. NUH’un tufanında bu kavim tamamen boğulup yok oldu. ŞİT(a.s)’ın kabri kesin olarak belli değildir. Bazı tarihçiler: MEKKE’de, Ebu-Kubeys dağında veya o civarda büyük bir mağaradadır gibi sözler söylemişlerse de buna ait bir delil olmadığı gibi, Mekke halkı arasında da orada olduğuna dair hiçbir söylenti yoktur. ŞİT(a.s), Kabil ile harp edip onu yakaladığı zaman hareket merkezi ŞAM idi. Oradan gelip giderdi. Burada Tarsus’tan karayoluyla geçerken vefat etmiş ve buraya defnedilmiş olması daha kuvvetlidir Nitekim uzun zamanlardan beri halk arasında ŞİT(a.s)’ın kabri Tarsus’ta olduğu rivayet edilir. Halen ona ait olduğu tevatüren söylenen kabri Tarsus’ta Ulu Cami-i bitişiğindeki türbededir. Hakikati Allah bilir.