AHMET BİN TOLUN

AHMET,(220-835) Bağdat’ın Samarra kasabasında doğmuştur. Babası tolun, Türklerin Reisi idi. Ahmet fevkelade zeki ve cesur bir delikanlı idi. Tahsilini, o devrin her türde ilim merkezi olan TARSUS’ta tamamlamış, Bağdat’a dönmüştü. Çok esaslı askeri ve dini tahsil ve terbiye görmüştü. Bu cihetle, yine Türk Reislerinden ve halifenin valilerinden, Mâcur’i Türkiye damat olmuştu. Halife Mu’tezzün-billah, Bakbak’i Mısra(H.250-868) vali tayin etti. O da Ahmet’i, kendine Vali yardımcısı yaptı. Bir sene sonra Halife tarafından Bakbak, idam edilerek yerine Ahmet’in kayınpederi Mâcur tayin edildi. O da (257-870) Mısır’ın idaresini tamamen damadı Ahmet’e havale ederek asaleten Mısır valisi oldu. Ahmet, ilk iş olarak askeri kumanda ile maliyeyi ele aldı, yüz bin kişilik düzenli bir ordu kurdu. Bu sırada Bağdat halifesi olan El-muvaffak, Mısır maliyesini kendi istediği gibi kullanmak istedi. Ahmet buna karşı çıktı. Halifeye para göndermedi. Bunun üzerine Halife ile Ahmet arasında anlaşmazlık çıktı. Halife, Ahmet’i azletmek istedi ama yapamadı. Çok zeki ve askeri bilgiye sahip olan Ahmet, Devlet mekanizmasındakileri ikna ve memnun etmiş, hepsi Halifeye karşı çıkıp Ahmet’i tutmuşlardı. Bunun üzerine Halife, Musa bin Bağa’yı kabarık bir ordu ile Ahmet’in üzerine gönderdi. Ancak, Rakka’ya kadar gelen Halifenin kumandanı, Ahmet’in çok muazzam bir ordu kurduğunu, çeşitli yerlerde acayip askeri tedbirler aldığını görünce, on ay Rakka da ordusunu biraz daha hazırlamaya gayret etmişse de, ordu içinde anlaşmazlık çıkmış, Bağdat’a da geri dönmek zorunda kalmıştır. Bu arada Ahmet’in kayınpederi Macur, Şam’da ölerek oğlu Şam’ın idaresini ele aldı. Ahmet, kayınpederinin rızası ile (265-878), Şam’ı da kendi iradesine alarak, ordusunu 200 bine çıkardı ve müstakil bir devlet kurdu, kendine ait para bastırdı. Bu sırada Ahmet’in Halep’teki kölesi LÜ’LÜ ile Mısır’da baş kaldıran isyancıları bastırarak, Mekke’de halifenin askeriye yapılan harpte Ahmet üstün geldi. Mekke’yi de idaresi altına aldı. Kendi idaresine aldığı ülkelerde, hutbelerde Abbasi Halifeleri adını tamamen kaldırıp, kendi adını koydu. Halife ise, hutbelerde Ahmet’e lanet edilmesini emretti. Ama artık Toluniler Devleri tanınmıştı. Daha da güçlenen Ahmet; Şam, Halep, Antakya ve Adana’yı da idaresi altına alarak, tahsilini yaptığı ilim merkezi TARSUS’a geldi. Burada ikamet edip Bizans’a karşı buradan hareket etmeyi düşündüğü sırada aniden hastalanarak 50 yaşında ölmüş ve büyük üstat Kasım’ın arka kısmına (Küçük Minare Camiisinde) gömülmüştür. Hastalandı da Mısır’a döndü veya Antakya’da öldü, sözü doğru ve uygun değildir. Ahmet, Toluni evladının birincisi ve Toluni hanedanın kurucusudur. Halife, Mu’teddü-billah, Ahmet ve evladına, Mısır 30 sene idarelerinden kalması için ferman yazmıştır. Ahmet’ten sonra oğlu Ebül-ceyş-Hm. ve sırasıyla dört oğlu 37 sene Toluni evladı olarak hüküm sürmüşlerdir. Ahmet çok ve akıllı olduğuna dair bazı menkıbeleri de vardır. Birgün hamalın biri sırtında bir sandığı zorlayarak götürdüğünü gördü ve emretti hamalı yakalayıp sandığı açtırdı ki, bir kız çocuğu öldürülüp parçalanarak sandığa konmuş. Hamalın sorguya çekilmesinde: “4 kişi bu kızı öldürmüşler. Bana da epey bir para verip kızın cesedini götürmemi istediler. Bende yüklenip götürüyordum…”dedi. Hamala 100 kamçı vurulup 4 kişinin de öldürülmesini emretti. Yakınları Ahmet’e; Bunu nasıl anladın dediklerinde; “ Bu hamalın yükü hakikaten ağır olsaydı, boynu içeri çekik kalmaz, ileri doğru uzardı. Zira sırtına ağır yük alanın elinde olmayarak boynu ileri doğru uzar. Bu adam ise yükü ağırmış gibi hareket ediyor ama boynu ileri uzamıyordu. Anladım ki bunda bir hile var, demiş. Ahmet, fakir ve âlimleri çok sever ve yardımda bulunurdu. 26 senelik hükümeti süresince adaletten ayrılmamış, çok eser ve hayrat yaptırmıştır. YAFA kalesini de o yaptırmıştır. Aynı camii’de Kasım hz. Ayakucundaki zat ise, Abdülkadir Geylani’nin evladından Abdülmecit Geylani’ye aittir. Her üçüne de Allah rahmet eylesin…